Türkiye Elden Gidiyor
   
 
  Osmanlı Zamanında Derin Devlet
OSMANLI ZAMANINDA DERİN DEVLET Derin devlet, Prof. Dr. Baskın Oran'ın tanımına göre "devlet yetkisini şu veya bu biçimde kullanan kişi veya kurumların meşruluk sınırları dışına taştıkları zaman şiddet kullanmaları halinde ortaya çıkan" oluşumdur. Dr. Mümtazer Türköne'ye göre ise devlet görevlilerinin "eşkıya yöntemleriyle yetkilerini, kullandıkları kaynak ve imkânları 'gizlilik' zırhından istifade ederek devleti korumak için değil, kendilerine çıkar sağlamak için" kullanmalarına derin devlet adı verilir.1996'da yaşanan Susurluk skandalıyla giderek yaygınlaşan bir kavram olan derin devletin kökeni ve ne anlama geldiği konusunda farklı savlar vardır. İleri sürülen bir teoriye göre, derin devletin başlangıç noktası Soğuk Savaş döneminde NATO'ya üye ülkelerde oluşturulan ve CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerine dayanır. Bu örgütün Türkiye'de Kontrgerilla adı altında faaliyet gösterdiği iddia ediliyor. 1974 yılında, bu iddiayı destekleyen ilk devlet adamı Eski Başbakan Bülent Ecevit olmuştur. Bir diğer teoriye göre ise derin devletin kökleri, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında İttihat ve Terakki yönetimi tarafından kurulan gizli istihbarat ve askerî operasyon örgütü olan Teşkilât-ı Mahsusa'ya kadar uzanır. Bu iddiayı destekleyenler arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardır. Osmanlı Devleti zamanındaki derin devletin tohumları Türklerin Anadolu’ya girmesiyle atılmıştır. Osmanlı Devleti Osman Bey tarafından Bilecik’te kurulmuştur. Daha sonra derin devlet sayesinde kısa bir sürede güçlü bir beylik. Beylikten sonra da imparatorluk haline gelmiştir. Bu kadar güçlü olmasında derin devletin payı çok büyüktü. Yıldırım Beyazıd zamanında Timur ile yapılan Ankara Savaş’ında Osmanlı ordusu yenildi ve Timur Osmanlı topraklarının bir kısmını beylikler arasında, bir kısmını da Beyazıd’ın kardeşleri arasında paylaştırdı. Artık Osmanlı Devleti yok oldu denilirken ortaya Mehmet Çelebi çıktı ve Osmanlı Devleti’ni toparladı. Kardeşlerinin isyanlarını bastırarak ülkede birliği sağladı. Tarihte böyle bir olaya benzer bir olay yoktur. Bunun olmasında yine derin devletin payı vardır. Derin devletin başındakiler Mehmet Çelebi ile iletişime geçerek Osmanlı’yı yeniden kurma görevini ona verdiler ve Mehmet Çelebi bu görevi başarıyla yerine getirdi. Osmanlı Zamanında derin devlet hücreler halinde çalışıyordu. Her bölgede (Trablusgarp, Rumeli, Anadolu gibi) bir hücre vardı. Bu hücrede Teşkilat-ı Mahsusa’ya üye olan ajanlar vardı. Teşkilat-ı Mahsusa Osmanlı Devleti’nin gizli istihbarat teşkilatıdır. Zamanın birçok bakan ve komutanı dahi, Teşkilat-ı Mahsusa’nın varlığından haberdar değildi. Trablusgarp’tan Hindistan’a kadar binlerce kayıtlı ajanı olan örgütün gizli hücreleri, aradan yüzyıl geçmesine rağmen henüz ortaya çıkarılamamıştır. Teşkilatın ilk başkanı Süleyman Askeri Bey, son başkanı ise Hüsamettin Ertürk’tür. Üyeleri arasında Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa, Eşref Kuşçubaşı ve Fuat Balkan en meşhur olanlarıdır. Bu ajanların görevleri bu bölgede elde ettikleri istihbaratları üstlerine bildirmek ve bu bölgede bütünlüğü sağlamaktır. Teşkilat-ı Mahsusa’ya üye olan ajanlar birbirlerini asla tanımazlar ve sadece üstlerinden görev alırlar, elde ettikleri istihbarat bilgilerini sadece üstlerine bildirirler. Orkun Uçar yazdığı Derin İmparatorluk adındaki kitabında derin devletin adının ERKAN olduğunu söylemektedir. Erkan’ın Türklerin Anadolu’ya girmelerini ve burada tutunabilmelerini sağladığını savunmaktadır. Ancak Erkan’ın yöneticilerinin Fatih Sultan Mehmet’i sevmediğini söylemektedir. Çünkü Fatih Sultan Mehmet tahta geçtikten sonra Osmanlı Devleti’nde derin devlet olduğunu öğrenmişti. Hemen harekete geçerek bu derin devletin yöneticilerini bulmaya çalıştı. Bulunca onların hepsinin kellelerini alacaktı. Bu yüzden derin devlet bir süre faaliyetlerini durdurdu ve gizlendi. Fatih Sultan Mehmet ise uzun uğraşlarına rağmen derin devleti açığa çıkaramadı. Osmanlı Devleti 1.Dünya Savaşı’nı kaybettikten sonra Teşkilat-ı Mahsusa üyeleri bir toplantı yaptılar. Bu toplantıyı Enver Paşa yönetti. Bu toplantıda Süleyman Askeri, Fuat Balkan ve Kuşçubaşı Eşref vardı. Enver Paşa bu toplantıda “Teşkilat-ı Mahsusa, bin yıllık devlet geleneğimizin mirasıdır beyler! Bu miras; Oğuz Kağan’dan gelir, Alparslan’a uzanır, Sultan Fatih’le devam eder ve Abdülhamit’ten bize geçer. Bilge Kağan’ın, kardeşi Tül Tigin’i doğuya gönderirken; Ertuğrul Gazi’nin, Osman Bey’i Söğüt’e yolcu ederken teslim ettiği hazine, Teşkilat-ı Mahsusa’nın harcını oluşturur. Bugün, mirasın korunduğu sandık bende, sandığın anahtarı Abdülhamit’tedir.”der. Derin bir nefes alarak konuşmasına devam eder. “Abdülhamit’le ilk görüşmem, 1905’te gerçekleşti. Gizli bir telgrafla beni saraya davet eden halife hazretleri; görüşmemizde, yakın zamanda büyük bir harp çıkacağını, Trablusgarp’ın bu harpte büyük önem taşıyacağını söyledi. Benden, birkaç arkadaşımla birlikte derhal Trablusgarp’a geçmemi ve halkı İtalyanlara karşı örgütlememi istedi. Teşkilat-ı Mahsusa adında, Abdülhamit’e bağlı gizli bir örgütün olduğunu ilk kez bu görüşmede öğrendim. Teşkilat; Trablusgarp, Hicaz-ı Arabistan, Bağdat, Kafkasya ve Hindistan hücrelerinden oluşuyordu. Bu hücrelere bağlı yüzlerce hücre ve hücrelere kayıtlı binlerce üyesi bulunan Teşkilat’a, Mustafa Kemal’le birlikte o gün bizde yazıldık. Vazifemiz, Trablusgarp hücresinin başındaki Şeyh Sunusi ile irtibata geçmek ve Müslüman ahaliyi İtalyan kuvvetlerine karşı örgütlemekti.”dedi. Toplantıyı şu sözlerle bitirdi. “Teşkilat’ın varlığını sadece sizler biliyorsunuz. Hücrelere ait bilgileri ve sancağın anlamını, size bağlı olan bir kişiyle daha paylaşacak ve bu zincirin yıllar boyunca devam etmesini sağlayacaksınız. Sizden sonra sancağı alacak kişi, aynı usulü takip edecek, hücrelerin ve Teşkilat’ın yapısını koruyacaktır. Teşkilat’ın batıda bir hücresi daha var. Kim olduğunu, nerede görev yaptığını Abdülhamit’ten başkası bilmiyor. Bugün için liderimiz, Abdülhamit’tir. Beş köşeli yıldız kendisindedir.” Bu konuşmalarda Osmanlı zamanında bir derin devlet olduğunu ve bu derin devletin Osmanlı hükümeti tarafından bilindiğini anlamaktayız. Bu konuyla ilgili konuşan MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal “Keşke Türkiye’de derin devlet olsaydı.” demiştir. Mine Şenocaklı Vatan gazetesinde yaptığı röportajda “Derin devlet olsa böyle olur muyduk? Bakın Osmanlı’da derin devlet vardı. Hatta şunu söylüyorum ben, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Osmanlı derin devletidir. Yani Osmanlı derin devletinin bir ürünüdür Türkiye Cumhuriyeti. Derin devlet bir ülkenin geleceğini planlayan bir akıl gücüdür esas itibariyle. ABD’de de başkanlar politikayı üretmezler. Önce bu akil insanlar tarafından politika belirlenir ve onu en iyi sembolize edecek bir adam başkanlığa taşınır. Derin devletin en iyi örneklerinden biri de Sovyetler Birliği’nin dağılmasında görülmüştür. Orayı biz komünizmin vazgeçilmez savunucusu bilirdik, bir günde değiştirdiler. Kim değiştirdi? İktidarda Komünist Parti vardı, adeta intihar etti. Kendisini tasfiye etti. Çünkü derin devlet böyle istedi.” demiştir. Osmanlı Sultanı Vahdettin, Mustafa Kemal’i huzuruna davet etti. Mustafa Kemal bu daveti kabul ederek Cuma namazından sonra Sultanın huzuruna çıktı. Sultan Vahdettin, Mustafa Kemal’e hal hatır sorduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin tohumlarını atacak konuşmasına başladı. “Bu güne kadar vatana büyük hizmetlerin oldu Mustafa, onların hepsi bu deftere yazıldı. Bu güne kadar yaptığın hizmetlerin hepsini unut Mustafa! Senden, Devlet-i Aliye için son bir gayret bekliyoruz!” Sultan Vahdettin, bir saate yakın konuşmasında, Hüsamettin Bey’in hazırladığı rapordan Kazım Bey’le yaptıkları istişareye, Anadolu’da kurulan milli kuvvetlerden Teşkilat-ı Mahsusa hücrelerine kadar birçok konuda Mustafa Kemal’e bilgi verdi. Daha sonra “İstanbul’un ve hanedanın İngiliz tesiri altında olması; herşeyden önce, istiklalimize zarar veriyor. Yarın ne olacağını kestirmek zor değil. Vakit, ne olursa olsun, harekete geçme vaktidir evladım! Teşkilat’a mensup kişilerden başka, bütün milli kuvvetleri tek bir elden istiklal mücadelesine sevk edecek; Teşkilat’a mahsus usul ve vasıtaları, büyük bir gizlilik içinde kullanacak bir askere ihtiyacımız var. Çok dürüst ve namuskâr bir asker, aynı zamanda iyi bir komutan olan Kazım Bey’i, senin isteğin üzerine geçtiğimiz ay Erzurum’a gönderdik; oradaki kolordumuzun komutanı kılmaktan başka, Teşkilat’ın Erzurum merkezli hücrelerinin başına lider tayin ettik. İzzet Paşa Kabinesi’nde yer almanı, Erkan-ı Harbiye Vekilliği’ne tayin olunmanı çok istedim; vakıa, bunun gerçekleşmemesinin sebebini bu gün daha iyi anladım Mustafa! Çektiğimiz bunca sancıdan sonra, nihayet, yeni bir doğumun yakın olduğunu görüyorum. Bu vazifeyi sana tevdi etme görevi bana verildi evladım! Osmanlı Sultanı, işgal kuvvetlerinin tesirinde; milletimizin hükümranlığı tehdit altında Paşa! Bu gün, yeni bir lider tayin etmek ve gerekirse yeni bir devlet kurmak lüzumu hâsıl oldu.” Sultan Vahdettin konuşmasını bitirdikten sonra sandığın içinden çıkardığı kırmızı renkli sancak ile gümüş kaplı bir hançeri genç askerin eline uzattı. Uzun bir süre dışarıyı izledikten sonra “Vahdettin de, Kazım Bey de sizin emrinizde olacak Paşa. Ömrünün sonuna yaklaşan Devlet-i Aliye’yi huzurlu bir şekilde yolcu etmek vazifesi bana, yeni bir doğum gerçekleştirmek vazifesi size verildi! Bugünden itibaren devlet-i ebed müddet için vazifeli kılındınız!” diyerek konuşmasını bitirdi. Vahdettin derin devletten aldığı emir ile Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını kendi elleriyle onaylamış ve yeni bir devlet kurma görevi, yine derin devletin emriyle Mustafa Kemal’e vermiştir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni Osmanlı derin devleti kurmuştur. Araştırmacı-Yazar Vehbi Vakkasoğlu, Timaş yayınlarından 1990 yılında neşredilen “Son Bozgun” adlı araştırmasının ilk cildinde, Mareşal Fevzi Çakmak’ın ağzından Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya milli mücadeleyi başlatması için gönderdiğini yazar. Osmanlı Devleti zamanında bir derin devlet vardır. Bunu birçok tarihçi ve bilim adamları onaylamaktadır. Ayrıca Eski Başbakan Bülent Ecevit ve şuan ülkemizin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan Osmanlı Devleti zamanında derin devlet olduğunu söylemektedirler ve bu teoriyi desteklemektedirler. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında Osmanlı derin devletinin payı çok büyüktür. Osmanlı derin devleti daima Atatürk’ü desteklemiştir ve Kurtuluş Savaşı’nda hep yardım etmiştir. Çok gizli çalışan derin devlet halen daha açığa çıkarılamamıştır. Buda demek oluyor ki Osmanlı derin devleti çok gizli çalışmış ve çok güçlü bir örgüt olmuştur. Göktuğ Demir

 
Saat
 
Haberler
 
 
Göktug Demir
Arkadaşına tavsiye et!
 

http://KENDİ

tütüne son
Tarihte BUGÜN
 
tütüne son
 
Bugün 4 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol